Acelenin büyük zararları olan bir negatif enerji türü olduğu söylenebilir; bir açıdan bakıldığında, bu hatta bir hastalık olarak kabul edilebilir. Aceleci insanlar, sanki çok sıkı bir yay gibi, her şeyin hemen sonuçlanmasını isterler, en başından her şeyin mükemmel olmasını beklerler, ancak sonuç beklentileri karşılamadığında, hayal kırıklığı, kaygı hissederler ve hatta kendilerini sorgulamaya başlarlar. Bu aceleci durum, sizi daha hızlı ilerletmeyecek, aksine hata yapmanıza neden olacaktır. Bununla birlikte gelen negatif duygular sadece kendinizi etkilemekle kalmaz, çevrenizdeki insanlara da baskı hissettirir. Acele etmenin doğası, süreci atlayıp direkt olarak sonucu elde etme arzusudur ve bu sonucun ideal olması gerektiğini umar. Ancak evrendeki her şeyin kendi ritmi vardır; çiçekler baharda açar, meyveler de yavaş yavaş olgunlaşır. Güneşin doğup batması, mevsimlerin değişmesi, bu dünyada doğal yasalar vardır, bir dakika erken veya geç olmasının bir zamanı vardır. Bunu deneyimleyebiliriz, buna uyum sağlayabiliriz, ancak aceleyle sonuç almak zorunda değiliz. İnsan kalbi yavaşlayabilir, böylece yaşam daha huzurlu olur. İşleri biraz yavaşlatmak, aslında daha tatmin edici sonuçlar elde etmeyi kolaylaştırır. Bir elastik topu sıkıca sıkıştırmaya çalıştığınızda, şekli bozulabilir hatta deforme olabilir, ama bir kez bıraktığınızda, tüm zorlama anında kaybolur, top eski haline döner; aynı zamanda, başlangıçtaki niyetiniz de bu sürekli uğraş içinde aşınabilir. Sakin bir zihin, üç bin derdi iyileştirebilir, huzurlu bir zihin, her türlü gerçeği anlayabilir. Aceleci insanlar rüzgarı yakalayamaz, suyu tutamazlar. Birçok şeyde, ne kadar sıkı tutmaya çalışırsanız, o kadar kolay kaybedersiniz. İnsanlar böyle, işler böyle, kader de böyledir. Yavaş yavaş gelmeyi öğrenmek, aslında çok değerli bir yetenektir ve son derece önemli bir bilgeliği temsil eder. Küçük işlerde sonuç almak için acele etmeye gerek yoktur, büyük işlerde karar vermek için acele etmeye gerek yoktur, acele ederseniz ulaşamazsınız. Hayat bir sprint değil, bir maratondur; hızlı olmak her zaman kazanmak anlamına gelmez, aceleci olmak da hiçbir sorunu çözemez. Sadece derin birikimlerle güçlü bir şekilde ilerleyebilirsiniz. Sadece başlangıçta sağlam ve temkinli adımlar atarak, dikkatlice yaklaşarak uzun ve istikrarlı bir yol alabilirsiniz. Tüm koşullar ve birleşimler, zamanına uygun olarak gerçekleşir; aceleci olmadan, anlık kazanma kaygısına kapılmadan, mevcut anı kabullenerek gerçek bilgeliği ve huzuru görebiliriz.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Acelenin büyük zararları olan bir negatif enerji türü olduğu söylenebilir; bir açıdan bakıldığında, bu hatta bir hastalık olarak kabul edilebilir. Aceleci insanlar, sanki çok sıkı bir yay gibi, her şeyin hemen sonuçlanmasını isterler, en başından her şeyin mükemmel olmasını beklerler, ancak sonuç beklentileri karşılamadığında, hayal kırıklığı, kaygı hissederler ve hatta kendilerini sorgulamaya başlarlar. Bu aceleci durum, sizi daha hızlı ilerletmeyecek, aksine hata yapmanıza neden olacaktır. Bununla birlikte gelen negatif duygular sadece kendinizi etkilemekle kalmaz, çevrenizdeki insanlara da baskı hissettirir. Acele etmenin doğası, süreci atlayıp direkt olarak sonucu elde etme arzusudur ve bu sonucun ideal olması gerektiğini umar. Ancak evrendeki her şeyin kendi ritmi vardır; çiçekler baharda açar, meyveler de yavaş yavaş olgunlaşır. Güneşin doğup batması, mevsimlerin değişmesi, bu dünyada doğal yasalar vardır, bir dakika erken veya geç olmasının bir zamanı vardır. Bunu deneyimleyebiliriz, buna uyum sağlayabiliriz, ancak aceleyle sonuç almak zorunda değiliz. İnsan kalbi yavaşlayabilir, böylece yaşam daha huzurlu olur. İşleri biraz yavaşlatmak, aslında daha tatmin edici sonuçlar elde etmeyi kolaylaştırır. Bir elastik topu sıkıca sıkıştırmaya çalıştığınızda, şekli bozulabilir hatta deforme olabilir, ama bir kez bıraktığınızda, tüm zorlama anında kaybolur, top eski haline döner; aynı zamanda, başlangıçtaki niyetiniz de bu sürekli uğraş içinde aşınabilir. Sakin bir zihin, üç bin derdi iyileştirebilir, huzurlu bir zihin, her türlü gerçeği anlayabilir. Aceleci insanlar rüzgarı yakalayamaz, suyu tutamazlar. Birçok şeyde, ne kadar sıkı tutmaya çalışırsanız, o kadar kolay kaybedersiniz. İnsanlar böyle, işler böyle, kader de böyledir. Yavaş yavaş gelmeyi öğrenmek, aslında çok değerli bir yetenektir ve son derece önemli bir bilgeliği temsil eder. Küçük işlerde sonuç almak için acele etmeye gerek yoktur, büyük işlerde karar vermek için acele etmeye gerek yoktur, acele ederseniz ulaşamazsınız. Hayat bir sprint değil, bir maratondur; hızlı olmak her zaman kazanmak anlamına gelmez, aceleci olmak da hiçbir sorunu çözemez. Sadece derin birikimlerle güçlü bir şekilde ilerleyebilirsiniz. Sadece başlangıçta sağlam ve temkinli adımlar atarak, dikkatlice yaklaşarak uzun ve istikrarlı bir yol alabilirsiniz. Tüm koşullar ve birleşimler, zamanına uygun olarak gerçekleşir; aceleci olmadan, anlık kazanma kaygısına kapılmadan, mevcut anı kabullenerek gerçek bilgeliği ve huzuru görebiliriz.