Federal Rezerv (FED) en son kararı, yüzeyde "faiz indirimi ve bilanço daraltma sona ermesi" şeklinde çift yönlü bir gevşeme politikası sunarken, aslında karar alıcıların mevcut ekonomik durum karşısında derin bir kaygısını yansıtıyor. Bu karar yalnızca politika uygulamaları ile içsel mantık arasındaki çelişkiyi ortaya çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda içsel ayrılıkların açığa çıkmasını da vurguluyor; bu faktörler, basit bir "25 baz puan faiz indirimi"nden çok daha fazla piyasanın dikkatini çekmeye değer.
Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) bildirisinde eşi benzeri görülmemiş bir "üç parçalı" oylama düzeni sergileniyor, bu basit bir görüş ayrılığının çok ötesinde; 2019'dan bu yana Federal Rezerv'in politika konsensüsünün tamamen çöküşünü işaret ediyor. Çoğu yetkili 25 baz puanlık faiz indirimini desteklerken, bazıları 50 baz puanlık bir indirim öneriyor, azınlık ise faiz oranlarının sabit tutulmasını savunuyor. Bu ayrılıklar esasen ekonomik temellere dair algılardaki tam bir parçalanmayı yansıtıyor: Şahinler, %2 hedefine hala yüksek olan %3'lük çekirdek enflasyona odaklanırken, güvercinler ADP istihdam verisinde 32.000 kişilik bir azalma gibi işgücü piyasası soğuma sinyallerine sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Ortada kalanlar ise verilerin kıt olduğu bir durumda "kör tahminler" yapmak zorunda kalıyor. Bu içsel bölünme, para politikasının güvenilirliğini doğrudan zayıflatıyor; çünkü merkez bankası kendi ekonomik gidişatı konusunda bile belirsizlik yaşarken, piyasanın bu faiz indirimlerinin ekonomiyi tam olarak destekleyebileceğine inanması zorlaşıyor.
Daha çelişkili olan, "faiz indirimleri + bilanço daraltmanın sonlandırılması" kombinasyon politikasıdır. Yüzeyde, bu bir tür likidite çift yönlü genişlemesi gibi görünse de, bilanço daraltmasının sonlandırılması aktif bir teşvik değil, daha çok krize karşı pasif bir yanıt gibidir. Banka rezervleri 3 trilyon dolar eşiğinin altına düştü, SOFR faizi sıçrama gösterdi ve gece vadeli ters repo bakiyesi sıfıra indi; bu işaretler, likiditenin sıkışma eşiğine yaklaştığını uyarıyor. Diğer bir deyişle, her ay 40 milyar dolarlık varlık azaltımının durdurulması, aslında Federal Rezerv'in 2019'daki "para kıtlığı"nın tekrar yaşanmaması için aldığı bir self koruma önlemidir ve faiz indiriminin iddia ettiği "istihdam riskini hedge etme" mantığıyla doğrudan bir bağlantısı yoktur.
Bu dizi karar, Federal Rezerv'in mevcut karmaşık ekonomik ortamda karar verme zorluğunu yansıtmaktadır. Bir yandan, potansiyel ekonomik aşağı yönlü baskıları hafifletmek için faiz oranlarını düşürmeye çalışmaktadır; diğer yandan, yaklaşan likidite riskleriyle başa çıkmak için bilanço daraltmayı sonlandırmak zorunda kalmaktadır. Bu politika kombinasyonunun içsel çelişkisi ve karar alma sürecindeki farklılıklar, ABD ekonomisinin karşılaştığı belirsizlik ve zorlukları ortaya koymaktadır.
Piyasa katılımcıları için, bu karmaşık faktörleri anlamak, sadece faiz indirim oranlarına odaklanmaktan daha önemlidir. Federal Rezerv (FED) politikalarının bu içsel çelişkisi ve karar verme zorluğu, gelecekteki ekonomik politika yönelimlerinin belirsizliğinin artabileceğini gösteriyor; bu, finansal piyasalar üzerinde derin bir etki yaratacaktır. Yatırımcılar ve analistler, Federal Rezerv'in gelecekteki politika sinyallerine ve ekonomik temeller üzerindeki değerlendirmelerindeki değişikliklere dikkatle odaklanmalıdır, böylece ortaya çıkabilecek piyasa dalgalanmalarına daha iyi yanıt verebilirler.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
16 Likes
Reward
16
6
Repost
Share
Comment
0/400
0xLostKey
· 19h ago
Bitti.
View OriginalReply0
GateUser-74b10196
· 10-29 18:52
Yine bir kez daha kafan karıştı, değil mi?
View OriginalReply0
FlatlineTrader
· 10-29 18:49
düşüş düşüş bitmiyor, yine enayileri oyuna getirmeye geldiler.
View OriginalReply0
LowCapGemHunter
· 10-29 18:44
Eh, pazar şimdi böyle karmaşıkken kim Büyük Pozisyon alır ki?
Federal Rezerv (FED) en son kararı, yüzeyde "faiz indirimi ve bilanço daraltma sona ermesi" şeklinde çift yönlü bir gevşeme politikası sunarken, aslında karar alıcıların mevcut ekonomik durum karşısında derin bir kaygısını yansıtıyor. Bu karar yalnızca politika uygulamaları ile içsel mantık arasındaki çelişkiyi ortaya çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda içsel ayrılıkların açığa çıkmasını da vurguluyor; bu faktörler, basit bir "25 baz puan faiz indirimi"nden çok daha fazla piyasanın dikkatini çekmeye değer.
Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) bildirisinde eşi benzeri görülmemiş bir "üç parçalı" oylama düzeni sergileniyor, bu basit bir görüş ayrılığının çok ötesinde; 2019'dan bu yana Federal Rezerv'in politika konsensüsünün tamamen çöküşünü işaret ediyor. Çoğu yetkili 25 baz puanlık faiz indirimini desteklerken, bazıları 50 baz puanlık bir indirim öneriyor, azınlık ise faiz oranlarının sabit tutulmasını savunuyor. Bu ayrılıklar esasen ekonomik temellere dair algılardaki tam bir parçalanmayı yansıtıyor: Şahinler, %2 hedefine hala yüksek olan %3'lük çekirdek enflasyona odaklanırken, güvercinler ADP istihdam verisinde 32.000 kişilik bir azalma gibi işgücü piyasası soğuma sinyallerine sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Ortada kalanlar ise verilerin kıt olduğu bir durumda "kör tahminler" yapmak zorunda kalıyor. Bu içsel bölünme, para politikasının güvenilirliğini doğrudan zayıflatıyor; çünkü merkez bankası kendi ekonomik gidişatı konusunda bile belirsizlik yaşarken, piyasanın bu faiz indirimlerinin ekonomiyi tam olarak destekleyebileceğine inanması zorlaşıyor.
Daha çelişkili olan, "faiz indirimleri + bilanço daraltmanın sonlandırılması" kombinasyon politikasıdır. Yüzeyde, bu bir tür likidite çift yönlü genişlemesi gibi görünse de, bilanço daraltmasının sonlandırılması aktif bir teşvik değil, daha çok krize karşı pasif bir yanıt gibidir. Banka rezervleri 3 trilyon dolar eşiğinin altına düştü, SOFR faizi sıçrama gösterdi ve gece vadeli ters repo bakiyesi sıfıra indi; bu işaretler, likiditenin sıkışma eşiğine yaklaştığını uyarıyor. Diğer bir deyişle, her ay 40 milyar dolarlık varlık azaltımının durdurulması, aslında Federal Rezerv'in 2019'daki "para kıtlığı"nın tekrar yaşanmaması için aldığı bir self koruma önlemidir ve faiz indiriminin iddia ettiği "istihdam riskini hedge etme" mantığıyla doğrudan bir bağlantısı yoktur.
Bu dizi karar, Federal Rezerv'in mevcut karmaşık ekonomik ortamda karar verme zorluğunu yansıtmaktadır. Bir yandan, potansiyel ekonomik aşağı yönlü baskıları hafifletmek için faiz oranlarını düşürmeye çalışmaktadır; diğer yandan, yaklaşan likidite riskleriyle başa çıkmak için bilanço daraltmayı sonlandırmak zorunda kalmaktadır. Bu politika kombinasyonunun içsel çelişkisi ve karar alma sürecindeki farklılıklar, ABD ekonomisinin karşılaştığı belirsizlik ve zorlukları ortaya koymaktadır.
Piyasa katılımcıları için, bu karmaşık faktörleri anlamak, sadece faiz indirim oranlarına odaklanmaktan daha önemlidir. Federal Rezerv (FED) politikalarının bu içsel çelişkisi ve karar verme zorluğu, gelecekteki ekonomik politika yönelimlerinin belirsizliğinin artabileceğini gösteriyor; bu, finansal piyasalar üzerinde derin bir etki yaratacaktır. Yatırımcılar ve analistler, Federal Rezerv'in gelecekteki politika sinyallerine ve ekonomik temeller üzerindeki değerlendirmelerindeki değişikliklere dikkatle odaklanmalıdır, böylece ortaya çıkabilecek piyasa dalgalanmalarına daha iyi yanıt verebilirler.